Sevdiğim kitaplar ve kahramanları

Arturo Bandini kadar bile yetenekli biri değilim.Fante bile beni adam yerine koymazdı.Hep özendim ama olmadı.Sanırım amatör bir yazar olamayacak kadar kötüyüm.Ama fena okumuyorum.Okuduklarımı tavsiye ediyorum dersem ukalalık olur.Beni etkileyen kitaplar ve o kitapların kahramanları diyelim.

7 Ekim 2010 Perşembe

FUTBOLUN ŞİFRELERİ/Simon Kuper-Stefan Szymanskı


Futbol Asla Sadece Futbol Değildir'i yazdığı zaman Simon Kuper ülkemizde birçok sporsever tarafından tanınmıştı. Kitap, futbolun, dünyayı,ülkeleri,insanları nasıl etkilediğini çarpıcı bir şekilde anlatıyordu. Kitabın ismi futbol sohbetlerinde olaya bir ciddiyet ve entellektualizm katmak için kullanılır oldu. Simon Kuper sadece bir spor yazarı değil.O,futbol konusunda çok bilgili bir entellektuel.Bu kitapla dünyayı iyice bir sarstıktan,İngiltere'de kitabı yılın kitabı seçildikten sonra ikinci kitabını yazdı.Futbolun Şifrelerinde, ekonomist arkadaşı Stefan Szymanskı ile futbolun gerçeklerini istatiksel verilerle kanıtlama ve oyunu bilimsel bir tabana oturtmaya çalışıyor.Futbolun ,basketbol kadar istatistik bilimini kullanamadığı düşünülürken,bu kitap aslında bunun doğru olmadığını,hatta istatiksel olarak bir dünya kupasının şampiyonunun bile hemen hemen belli olduğunu,bilinenen doğruların aslında doğru,yanlışların ise aslında yanlış olmadığını gösteriyor.Oyuna artık daha bilimsel bir bakış açısı getirmenin vakti geldi.

16 Temmuz 2010 Cuma

ÖZGÜRLÜK İÇİN/Marc Levy


Marc Levy ülkemizde de de kitapları Türkçeye çevrilmiş tanınmış bir yazardır. Hüzünlü bir kahramanlık öyküsü anlatıyor kitabında.Fransa'nın 2.Dünya savaşında savaşmadan Nazi faşizmine teslim olması üzerine buna isyan eden bir grup gencin kahramanlık hikayesi.Yaşları henüz 17,18 olan çoğu Fransız bile olmayan,ama özgürlük için bir oyunmuşçasına ölümü göze alabiliyor bu gençler.Faşizmin,etnik ayrımcılığın geldiği son nokta,sokak infazları,ölüm kampları,etnik temizlik,işkence.İnsanlık ölmeye birbirimizi öldürmeye başladığımız anda başlıyor.Kitap gerçekten etkileyici ve hüzünlü.Çok değil bundan 50 yıl önce Alman faşistler,15 yıl önce de Sırp faşistler uygarlığın gözleri önünde insanlığı öldürdüler.Kitabın kahramanı,kahramanları,özgürlük için kendilerinin olmayan bir ülke ve halk uğruna ölen bu genç ruhlar.Aslında onlar bütün insanlık için öldüler.

22 Haziran 2010 Salı

FELSEFE,YELKEN ve CAZ/Asiye Koray Bendon


Bazı kitaplar vardır,sadece ismine baktığınız zaman bile size çok şeyler vaat ettiklerini bilirsiniz.Bu kitap,tam olarak bir öykü,roman veya tek başına bir felsefe kitabı değil.Renkli ve dolu bir hayattan damıtılmış bir lezzet.Eğer ilgi alanlarınız felsefe,müzik,sinema ve deniz ise çok çok zevk alacağınız,değilse bile kendinizden,hayatınızdan çok şeyler bulabileceğiniz bir kitap.Kendi adıma,hayatımda çözümün hep kıyısında olduğum,ama elimi uzatıp çözemediğim bazı takıntılarımı,vicdan yaralarımı bu kitap nasıl çözmeme yardımcı oldu hala tam bilemiyorum.Ama sihirli bir şeyler oldu.Kitabın kahramanı ise,hayat dolu,maceraperest,güçlü kadın,Asiye Koray Bendon.Umarım daha çok şeyler biran önce yazar.
"Birşeyleri sadece hayatın bir lütfu gibi görmeyi öğrenince,sanırım hayata karşı daha iyi duran biri oluyor insan.Hayat daha bir hafifliyor."

6 Mayıs 2010 Perşembe

TAŞIDIKLARI ŞEYLER/Tim O'Brien


Önce hemen belirtmeliyim,etkileyici,çok etkileyici.Savaşın acımasızlığını,yıkıcılığını,korkunçluğunu ruhunuzda,her hücrenizde hissediyorsunuz.Hikaye çok sarsıcı ve gerçek bir savaş karşıtı.Tim O'Brien bir Vietnam gazisi ve kitaptaki olayları bire bir yaşamış eski bir asker.Yaşadıklarını çok etkileyici bir romana dönüştürmüş.Taşıdıkları şeyler,bütün bu yıkım ve kaosun içinde askerlerin üzerlerinde taşıdıkları giysileri,materyalleri,onlar için özel olan nesneleri simgeliyor.Bir incil,bir fotoğraf,sevgilinin çorabı,bazen bir düşmanın uzvu.Gencecik ruhlar cesaret,korkaklık,ölüm,yaşam,dostluk adanmışlık,nefret,düşmanlık,yılgınlık gibi daha önceki güvenli hayatlarında hiç umursamadıkları değerlerle harmanlanıp sonunda ruhsal bir enkaza savaş denen canavar tarafından dönüştürülüyorlar.Bu ruhlar savaşa gidemeyecek kadar cesaretli değiller.Savaşta hayatta kaldıkları için mutlu değiller.Bu son onlar için mutlu son değil.Onlar yaşadıklarından utanıyorlardı,çünkü hikayeleri gerçekti.Bu kitabın kahramanı,bir hiç uğruna savaş endüstrisinin yok ettiği dünyadaki bütün gençler.Onları ölüme yollayan bütün kana susamış politikacılardan daha cesurlar,daha kahramanlar.

12 Nisan 2010 Pazartesi

FUCK UP/Arthur Nersesian


New York'un pis,arka sokaklarında çöpten yemek yiyen insanlar,ucuz gay porno sinemaları,birkaç dolara kalınabilen pis otel odaları,yalnızlık,şiddet ve umutsuzluk.New York severlerin çok da hoşlanmayacağı bir portre çiziyor Arthur Nersesian.Hikayedeki isimsiz kahraman herkes olabilir.Guvenli bir hayattan yavaş yavaş sokakta yaşayan bir evsize dönüşmesinin trajikomik hikayesi.İşsizlik,yalnızlık,umutsuzluk kahramanın hayatını ele geçirmeye başlamasıyla,yaşama karşı inancı da yok olmaya başlıyor.İnsanın dibe vurmasının,bir sokak hayvanına dönüşmesinin muhteşem hikayesi.Hikayenin sonu ise eğlenceli ve umut dolu.Irwın Welsh'in meşhur Trainspotting'ini sevdiyseniz emin olun Fuck Up'ı da çok seveceksiniz.Kitabın kahramanı bu sefer soyut bir şey,bir duygu.Umut.Neden olduğunu kitabı okudukça anlayacaksınız.

15 Mart 2010 Pazartesi

ÖLÜMSÜZ/Craig Russel


Ölümsüz,herhangi bir polisiye romandan çok farklı olmayan,farklılığını sıradanlıktan uzak gerçekten ilginç öyküsüyle ortaya koyan bir roman.Öykü Kızıl Franz isimli tarih öncesi bir savaşçının her seferinde başka bir bedende reenkarne olması üzerine gelişip,70 ler Almanya'sında ki terrorist hareketler tarihine uzanıp günümüzde tekrar dirildiğine inanan bir savaşçının intikam öyküsü.Gerçekten heyecanlı ve sürükleyici.Polisiye roman sevenlerin mutlaka okuması gereken kitaplardan bir tanesi.Kitabın kahramanı polis müfettişi Herr Fabel.Bir tarihçi olmasına rağmen evrendeki iyiler ve kötülerin savaşına inanmış ve iyilerin tarafında kazanmak için,kötülüğe karşı savaşmaya başlamış biri.Bu savaş ne kadar ruhunu kirletse de bütün iyilik için savaşan savaşçılar gibi romantik bir şekilde savaşmaya devam ediyor.

12 Şubat 2010 Cuma

MOTOSİKLET TEORİSİ/Reşat Arbaş


Reşat Arbaş Amerika'da yaşamasına rağmen Türkiye'deki motosiklet camiası tarafından yakından tanınan ve takip edilen bir kişiliktir.Uzun zaman internet aracılığıyla hayranları tarafından takip edilen Reşat Arbaş,daha sonra yazılarını bu kitapta toplamış ve kitap motosiklete yeni başlayanlar ve tecrubeli kullanıcıların kutsal kitabı haline gelmiştir.Kitap,çok akıcı bir dilde yazılmış,gayet teknik bir kitap olmasına rağmen okuyup anlaması çok kolay harika bir el kitabıdır.Yazar kendi tecrubeleri ile teknik konuları harmanlamış ve ortaya bu harika motosiklet kitabı çıkmıştır.Elimde olsa bu kitabı okuyup anlamamış kimseye ehliyet verilmesine izin vermezdim.Motosiklet kullanmaya yeni başlayacak herkese şiddetle tavsiye ederim.Gelelim kitabın kahramanına;bu sefer kahraman sizsiniz.Motosiklet kulanacak kadar hayat dolu,eğlenceli,zeki ve ölümsüz olduğunuz için.
SENSEİ DİYOR Kİ...
MOTOSİKLET SÜRERKEN O AN ORADA OL...
NE O ANIN ÖNÜNDE,NE DE ARDINDA.

8 Şubat 2010 Pazartesi

SAVAŞ SANATI/Sun-Tzu


Rakibini savaşmadan yenmek en buyuk ustalıktır.En usta komutan,düşman tuzaklarını boşa çıkartır,ondan daha az deneyimlisi,düşmanın askeri güçlerine saldırır,en kötü komutan ise surlarla çevrili kentlere saldırır.Savaş sanatını yazan Çinli savaşçı filozof Sun Tzu'nun bu fikirleri 2500 yıldır savaş,ekonomi ve politika alanlarında liderler tarafından kullanılmaktadır.Sun Tzu'nun Savaşmadan kazanma stratejisi,genel hatları ile Dövüş Sanatlarının da ilham kaynağı olan Taoist düşüncenin damgasını taşımaktadır.Sun-Tzu'nun bu eseri 2500 yıl sonra bile hala dünyanın en önemli savaş akademilerinde okutulmaktadır.Büyük ustaya göre akıllı olan savaşçı,savaşı önceden kazanır,oysa cahil savaşçı kazanmak için savaşmak zorundadır.İronik ama doğru.Bu düşünceyi bir yönetici,bir politikacı da en az bir savaşçı kadar hayatında uygulayabilir.Bizler toplumsal hayatta çoğu zaman zekamız ve sözlerimizle zaten hep bir mücadele içindeyiz.Bence en az askerler kadar her meslek grubundan insanın okuması ve bilmesi gereken savaş stratejilerini barındıran bu kitap,2500 yıldır nasıl güncel kaldıysa,bir o kadar daha kalacağı kesin.Kitabın kahramanı bence bu sefer,içinde savaş sanatlarını barındırmasına rağmen aslında evrensel denge ve barışı telkin eden Taoist düşüncedir.Bu yasayı telkin eden bir düşünceyi liderler hayata geçirmiş olsalar dünyada savaşlar ve ölümler olur muydu?
ESKİ ÇAĞLARDA İYİ YÖNETİCİLER SİLAHLANMADILAR,İYİ SİLAHLANANLAR SAVAŞ HATTI KURMADILAR,İYİ SAVAŞ HATLARI KURANLAR SAVAŞMADILAR,İYİ SAVAŞANLAR KAYBETMEDİLER,İYİ KAYBEDENLER ÖLMEDİLER.

7 Şubat 2010 Pazar

47.SAMURAY/Stephen Hunter


İnsanların anlaması çok güç olan ahlaki erdemler,yazılmamış kurallar,zorlu bir ruhani süreç,dürüst ve onurlu bir hayat,ölümün saf gerçekliği.İşte bu savaşçının yoludur.İnsanların dili,dini,vatanı,mesleği ne olursa olsun takip etmesi gereken onurlu yol.Bundan 300 yıl önce olan bir olay bugün hala Japonya'da onurun,fedakarlığın,adanmışlığın semboludür.47 samuray savaşçısının hikayesi 1701 de başlar.Haksız yere ölen efendilerinin intikamını almak için onurlarını ve hayatlarını feda ederler.Bu dramatik hikayeyi kitapta Stephen Hunter günümüze uyarlamış ve hala savaşçının yolunda ilerleyen bir kahramanın hikayesini anlatmış.Kitabın kahramanı eski bir Vietnam gazisi Bob Lee Swagger.Eski bir savaşçı ama savaşçının yolundan hiç ayrılmamış.Onun bu heyecanlı hikayesi eski bir samuray kılıcı ile başlıyor.Tokyo'daki suç örgutleri,yakuzanın vahşi ve kuralcı dünyası ve samurayların efendileri için verdikleri onurlu mücadele kitabın sonuna kadar soluk soluğa sürüyor.
ÇELİK ETİ KESER,ÇELİK KEMİĞİ KESER,ÇELİK ÇELİĞİ KESMEZ.

28 Ocak 2010 Perşembe

KÜÇÜK PRENS/Antoine De Saint-Exupery


Hayatımda dönem dönem okuduğum,her seferinde başka bir tat,başka bir hayat dersi aldığım bu kitap,aslında sanılanın aksine bir çocuk kitabı değil.Aslında bir "büyük" kitabı da değil.Bence bu yaşı kaç olursa olsun içinde çocuk ruhu taşıyanların kitabı.Bence sonu o kadar acıklı bitiyor ki her seferinde çok hüzünleniyorum.Benim kahramanım o.Hayatta olmak istediğim insan.Bir kere o bir prens.Astroid B612'nin prensi.Akıllı,gözüpek bir gezgin.Dürüst ve hassas.Bir güle,bir koyuna ve bir insana aynı değeri verecek kadar naif."Çocuklar,büyükler karşısında herzaman sabırlı ve anlayışlı olmak zorundadır"diyecek kadar kendine güvenli.Kitap,Küçük Prens'in çölde uçağı düşen yazarla karşılasması ve yazara hayatını anlatması ile başlıyor.Okudukça biz de yazar kadar ondan etkileniyoruz ve onunla hep arkadaş kalmak istiyoruz.Çünkü o bize bir zamanlar olduğumuz ama şimdi unutmaya başladığımız çocukluğumuzun saflığını hatırlatıyor.Aslında bu saflığı kaybettikçe ölüyoruz.Küçük prens benim hayattaki kahramanım ama kitaptaki kahraman,yazar Antoine De Saint-Exupery.Bir savaş pilotu,yazar,maceracı ve gezgin.Böyle bir kitabı yazabilecek kadar çocuk ruhlu bir büyük.Uçmaya aşık bu insan bir uçuşunda çölü geçerken kayboluyor.Belki de yolda ona rastlamıştır ve B612 ye gitmiştir.
Küçük Prens diyor ki;
"Çocuklar,büyükler karşısında herzaman sabırlı ve anlayışlı olmak zorundadır"
"Kelebeklerle tanışmak istiyorsam bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım"
"İnsan herkesten verebileceklerini istemeli.Bir otoritenin kabul görmesi mantıklı olmasına bağlıdır"
"Eğer kendini yargılamayı başarabilirsen,o aman gerçek bilgeliğe ulaşmışsın demektir"
"Sözler yanliş anlamaların kaynağıdır"
"İnsan yalnız yüreği ile doğruları görebilir.Asıl görülmesi gerekenleri gözler göremez"

26 Ocak 2010 Salı

KIZIL NİSAN/Santiago Roncagliolo


Roman Peru'da geçen uçuk bir polisiye.Fena sürükleyici,bol kanlı.Birçok arıza karakteri barındırıyor.Yazar Santiago Roncagliolo,Peru'lu,bol ödüllü genç bir yazar.Bu kitapla en çok konuşulan Latin yazarlardan biri haline gelmiş.Öykü bir anti-kahraman olan savcı yardımcısı Felix Chalcaltana Saldivar'ın bir seri cinayet davasını üstlenmesi üzerine gelişen olayları anlatıyor.Hikaye hiç sarkmadan çok heyecanlı bir şekilde işlenmiş.Kitabın kahramanı;başta suya sabuna dokunmayan,takıntılı savcı yardımcısı.Olaylar geliştikçe,o içine kapanık kahraman,yavaş yavaş kabuğunu kırıyor ve en pasif,çekingen insanın bile baskı altında nasıl bir kahramana dönüştüğünü gösteriyor.Yazar gerçekten başarılı.Ama beni en çok etkileyen sevgilisine yazdığı ithaf yazısı;Rosa'ya,çünkü sen neredeysen ben oralıyım.

25 Ocak 2010 Pazartesi

HİNDİSTAN BENİ ÇAĞIRDI/Neslihan Kayalar


Yol denillen şey bazen bir yaratık,bazen bir melek,bazen bir şeytanmış.Her"ne"ise;zalim,yorucu ve çatallı bir dili varmış.Vazgeçirmek,zorlamak,alt etmek en büyük keyfiymiş.
Neslihan Kayalar için yolun tarifi bu.Bu tarifi yapan gezgin de tabi ki yolculuğuna bir uçak koltuğunda başlamıyor.O,bu Hindistan yolculuğuna İstanbul'dan bir otobüs koltuğunda başlıyor.Üç hafta süren bu yolu otobüsle,minibüsle,bisikletle ve yürüyerek yapıyor.Okuyucuya masalsı bir Hindistan yolculuğu anlatıyor.Kitabın kahramanı tabiki bu gözü kara,tutkulu,korkusuz kadın.Yol boyu hiç de kolay olmayan bu yolculukta doğu ülkelerine özgü birçok zorlukla karşılaşsa da,birçok moral bozukluğu yaşasa da hiç yılmıyor.Mutlaka okunması gereken bir gezi kitabı.

17 Ocak 2010 Pazar

SOKAK SANATI/Şinasi Güneş


İNSANLIK ÖLMEDİ SOKAKLARDA YAŞIYOR.Kitap bu duvar yazısıyla başlıyor.Muhalefetin hası hep sokaklarda yapılmıştır.Sokağın muhalif dili ise graffiti,stensil ve posterlerdir.Dikkat ederseniz kapıdan çıktığımız her gün bu sanatla daha çok karşılaşıyoruz.Yepyeni ve halkın dilini kullanan,hızlı bir sanat ortaya çıktı.Banksy gibi fenomen sanatçılar sayesinde sokak sanatı modern sanat müzelerinde sergilenmeye başlandı.Kitapta kendisi de bir sanatçı olan Şinasi Güneş sokak sanatının ülkemizdeki geçmişini,geçirdiği evreleri,başarılı uygulayıcılarını tanıtıp örnekler veriyor.Sokağın dilinin zekasına ve gücüne hayran kalacaksınız.İnsanlar sıcak yataklarında yatarken adını soğuk kaldırımlara yazan tüm sokak sanatçıları aslında boyalarla savaşan SAVAŞÇILARdır.

1 Ocak 2010 Cuma

LAS VEGAS'TA KORKU ve NEFRET/Hunter S.Thompson


İki torba ot,75 adet meskalin hapı,5 çarşaf kurutucu asit,kokain dolu bir tuzluk,çeyrek galon tekila,bir koli bira,bir parça ham eter ve iki düzine amil.Bütün narkotik polislerinin gözlerini fal taşı gibi açacağı, bulunduranların toplu uyuşturucu kaçakçılığından yıllarca hapis yatmalarına yol açacak bütün bu malzeme aslında kitabın iki kahramanının kısa bir Las Vegas gezisinde yanlarında götürdükleri ama yol boyu yetip yetmeyeceğinden şüphelendikleri miktar.Raoul Duke ve Dr Gonzo uyuşturucu aleminde yüzerken arada da ulusal bir uyuşturucu konferansına da katılıyorlar.Filmi de çekilen romanın baş rollerini Johnny Depp ve Benicio Del Toro oynamıştı.Bence mutlaka okunması gereken bir kitap.Üzerinizden kahramanların silindir gibi geçtiklerini hissedeceksiniz.Bu sefer kitabın kahramanı benim için yazarı.Hunter Stockton Thompson sağlam bir şekilde uyuşturucu alemlerinde takılırken bir yandan da spor yazarlığı yapar.Uyuşturucu kullandığını saklamadığı için medya tarafından hiçbir zaman kabul görmez.Politikacılara hiçbir zaman yalakalık yapmamış,fırsat buldukça onlarla dalga geçmiştir.2005 de 67 yaşındayken fazladan 17 yıl yaşadığını düşünüp kafasına bir kurşun sıkıp intihar etmiştir.